Fiziksel mağazaların geleceği, perakende dünyasında şu günlerde en çok konuşulan konuların başında geliyor. Bu zorlu süreçle birlikte değişen tüketici ihtiyaçları ve müşteri beklentileri, perakende sektörünün hem dijital hem de fiziksel temas noktalarını yeniden kurgulamasını gerektirirken, yarının müşterisine nasıl daha yaratıcı ve yenilikçi bir şekilde hizmet edeceğini düşünmeye zorluyor. Bu noktada insanları fiziksel mağazalara çekebilmelerin yoluysa deneyimden geçiyor. Uzakdoğu'yu etkisi altına alan sanat ve tasarım odaklı mağaza konsepti ile yepyeni görsel dünyalar ortaya çıkıyor. Tasarımıyla öne çıkan 3 Uzakdoğu mağazasını Mercado ekibi derledi.
Gentle Monster, Pekin
Fiziksel mağazacılıktaki deneyim kurgusu ile fark yaratan markaların başında Gentle Monster geliyor. Güney Koreli bir optik markası olan Gentle Monster, mağazalarında sanatsal enstalasyonlar oluşturuyor, heyecan verici konseptler yaratıyor ve bu farklı deneyim içeriği ile müşterileri mağazalarına çekmeyi başarıyor. Özellikle Uzakdoğu pazarındaki mağazalarını deneyim odaklı enstalasyonlarla donatan markanın son açtığı Pekin’deki amiral gemisi mağazası çıtayı bir üst seviyeye taşıyor.
The Revolution temalı yeni iç tasarım, bir bitkinin evrim sürecindeki yolculuğundan ilham alıyor ve markanın imzasını taşıyan fantastik yüksek teknolojik bir görünümle birleşiyor. Butiğe girenler, iki dairesel partikül hızlandırıcı etrafında dönen devasa bir enstalasyonla karşılaşıyor. Ardından fabrikanın evrimini uyaran dönen cihazlar ve ardından yeni büyümüş yüksek teknoloji dalları ile eski bir ağacın yer aldığı ve değerli yeni yaşamı işaret eden bir kurulum izliyor. Raflar ve vitrinler metal, pleksi ve ahşap gibi farklı materyallerden üretilmiş ancak aynı zamanda sofistike bir görsel katman oluşturuyor.
Louis Vuitton, Tokyo
Sanatsal deneyim dendiğinde lüks markalar arasında akla gelen ilk isim Louis Vuitton. Sadece ürünleri için değil mağaza tasarımlarında da globalde birçok tasarımcı ve sanatçıyla işbirliği gerçekleştiren LV, Tokyo’nun Ginza alışveriş bölgesinde yenilediği amiral gemisi mağazasını adeta bir sanat galerisine dönüştürüyor. Louis Vuitton & ismini verdiği bu özel mağazada, markanın yaratıcı işbirliklerinden oluşan 160 yıllık geçmişine odaklanıyor. Japon sanatçı Ryoji Ikeda'nın yaratıcılığı simgeleyen ve sanatsal işbirliğini onurlandıran bir multimedya enstalasyonundan, Art Deco döneminden tanınmış bir Fransız tasarımcı olan Pierre Legrain gibi grafik sanatçılarla olan işbirliğine, Murakami’nin manga benzeri karakterlerinden, Stephen Sprouse’un sprey boya ile boyanmış grafiti tarzı harflerine kadar markanın geçmiş işbirliklerine ışık tutuyor ve onları tekrar insanlarla buluşturuyor. Yenilenen Tokyo mağazası ziyaretçileri, Louis Vuitton’un geçmişinde çarpıcı bir yolculuğa çıkarıyor.
Luxemporium, Chengdu
Çin’in lüks tüketim pazarı her geçen gün daha da büyüyor. Sadece ülkenin değil dünyanın da önde gelen moda merkezleri olan Şangay ve Pekin’in ardından Chengdu şehri de son birkaç yılda lüks markaların odağında. Ülkenin prestijli perakende devi Luxemporium da, Chengdu’da açtığı yeni mağazasıyla görsel odaklı bir deneyim sunuyor. Paralel bir evren yaratma fikrinden ilham alan mağaza, Şangay merkezli mimari tasarım stüdyosu All Design Studio tarafından tasarlandı. Son dönemin fütürist mekan trendini mağaza konseptiyle başarılı bir şekilde birleştiren ekip, alışveriş deneyimini görsel bir şölene çeviriyor.