Jeanne Gang liderliğindeki mimarlık ve kentsel tasarım pratiği Studio Gang tarafından tasarlanan benzersiz mimarisiyle Richard Gilder Center, dünya üzerindeki yaşamı oluşturan türler arasındaki büyüleyici ve geniş kapsamlı ilişkileri keşfetmeye davet ediyor.
Fiziksel olarak Gilder Center, müzenin birçok binasını birbirine bağlayarak 150 yıldan daha uzun bir süre önce tasarlandığı gibi dört şehir bloğu boyunca kesintisiz bir kampüs oluşturuyor. Kavramsal olarak proje, müzenin temel mesajlarından biri olan 'tüm yaşamın birbirine bağlı olduğu' mesajının çarpıcı bir şekilde somutlaştırılmasını sağlıyor.
Organik dokunsallığı New York'a getiren projede, içeride mağaramsı, kabaca yontulmuş kaya benzeri duvarları ve dışarıda aynı derecede organik, kıvrımlı pembe taş cephesi ile müzenin yeni bölümü estetik bir dokunsallığa sahip. Galerileri oluşturmak için oyulmuş kanyon benzeri alanlar; birkaç yeni büyük ölçekli tavan penceresinden süzülen bol miktarda doğal ışık; ve dinlenme, toplanma ve dolaşım alanı olarak tasarlanmış yeni bir büyük merdiven, herkesin keyif alması için yaratılmış çarpıcı yeni bir kamu mimarisi parçası haline getiriyor.
Rüzgâr ve suyun manzarayı şekillendirme biçimlerini taklit edecek şekilde tasarlanan Gilder Center, her köşesinde sürprizler sunarak burayı gerçek bir keşif yeri haline getiriyor. Binanın iç mekanı ise, Amerika'nın Güneybatısındaki antik kanyonların dokusunu, rengini ve akıcı formlarını yansıtan, yukarıdaki büyük ölçekli tavan pencerelerinden gelen doğal ışıkla yıkanan görkemli bir alan olan beş katlı dramatik Kenneth C. Griffin Araştırma Avlusu etrafında şekilleniyor.
“Mimari, bilimin simgesi olan ve aynı zamanda insan olmanın büyük bir parçası olan keşif ve keşif arzusuna dokunuyor. Gilder Center'a adım attığınızda hemen bir merak duygusu hissediyorsunuz. Bina sizi daha derin bir anlayışa doğru yolculuğa davet ediyor, merakınızı uyandırıyor ve içerideki muhteşem organizmaları ve bilgiyi bulmanıza yardımcı oluyor.”
Elle işlenmiş püskürtme betondaki köprüler ve açıklıklar, ziyaretçileri fiziksel ve görsel olarak Ralph Appelbaum Associates tarafından tasarlanan müzenin sergi bölümü, eğitim alanları ve koleksiyon tesisleriyle birlikte tasarlanan yeni sergi galerilerini barındıran birden fazla seviyeye bağlıyor. Tüm bunlar, bina içinde ve boyunca hareketi teşvik eden hatları yaratıyor.
Gilder Center, sadece bilimin simgesi değil, aynı zamanda insan olmanın da büyük bir parçası olan keşif ve keşifleri davet etmek üzere tasarlanmış. Merkez, doğal dünyayı öğrenmenin heyecanını paylaşmak üzere herkesi içine çekmeyi amaçlıyor.
