Seramik yıllar boyu tasarımcılara, mimarlara ve sanatçılara ilham veren bir malzeme oldu. Seramiğin sınırsız estetik olasılığı başta mimarlık olmak üzere pek çok sektörün tercih ettiği bir "cazibe materyali" olmasını sağladı. Seramiğin orijinalinde yumuşak olan ve işlem gördükten sertleşen yapısı nedeniyle teknik ve biçimsel özelliklerinin manipüle edilebilmesi materyalin en çekici özelliklerinden birini oluşturur. Bu ayırt edici özellik onu, yeniden işleme için en iyi malzemelerden biri yapar. Teknolojiyle birlikte kullanım alanı genişleyen ve yenilenme sürecinden geçen seramik, yeni üretim sistemleriyle birlikte yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Yakın tarihimize damga vuran ve yaratıcı kullanımıyla seramiğe özgün birer bakış açısı sunan projeleri Seranit ile birlikte derledik.
Vanke China, Daniel Libeskind
2015 Milan EXPO kapsamında mimar Daniel Libeskind tarafından Çin pavilyonu olmak üzere tasarlanan Vanke, ilhamını Çin kültüründen alıyor. Çin’in ekonomik ve teknolojik büyümesini dinamik formuyla temsil eden 800 metrekarelik yapının en dikkat çeken özelliği ise dış cephesini kaplayan kırmızı metalize seramik paneller. Oluşturduğu desenle Çin kültüründe önemli yere sahip olan ve gücü temsil eden efsanevi ejderhayı anımsatmak üzere tasarlanan seramik paneller, aynı zamanda hava temizleme özelliğiyle son derece sürdürülebilir bir işleve sahip. Seramiğin üç boyutlu yüzeyi, ışık ve bakış açısı değiştikçe değişen metalik bir renkle kaplanmış. Bazen koyu kırmızı, bazen göz kamaştırıcı bir altın rengi hatta belirli açılarda parlak bir beyaz olarak görünebilen fayanslar, torklu şekle ritmik bir desen ve matematiksel bir form vermek üzere son teknoloji bir kaplama destek sistemi ile kurulmuş.
Ceramic Cloud, Kengo Kuma
Aynı zamanda Kengo Kuma’nın İtalya'daki ilk inşa edilmiş mimari eseri de olan Ceramic Cloud, bir seramik üreticisi için özel olarak sipariş edilmiş bir anıt projesidir. 12 metre boyunda ve 1,7 metre genişliğinde olan yapı, her biri 60x120cm boyutlarında dokuz kat porselen taş seramikten oluşur. Kuma bu projesinde, geleneksel olarak kaplamalarda kullanılan seramik karoları, ilk kez yapısal bir bileşen olarak kullanmıştır. Görsel kinetik bir etkiye sahip olan enstalasyon, ışık, su ve materyalin bir araya gelmesiyle izleyicinin algısıyla oynar. Minimal ama şiirsel bir estetiğe sahip yapı, seramik karoların yerleştirme şekli ile yarı saydamlık ve yarı geçirgenlik sağlayarak gün içerisinde sürekli değişen bir etki yaratır.
Benidorm West Beach Promenade, OAB
İspanya’nın turizm kasabası Benidorm’da denizle kent arasında bir geçiş bölgesi ve yürüyüş alanı olarak kurgulanan 1,5 kilometre uzunluğundaki yol, hayata geçirilmiş en yenilikçi ve radikal sahil yolu tasarımlarından birisidir. Tasarım, insan trafiğinin güzergah boyu akması için alternatif yollar önerir ve sahile güvenli erişim sağlar. Yeni topografya yaratan, ışık ve gölge ile oynayan bu mimari mekan, birbirine örülmüş bir dizi kıvrımlı, organik yoldan oluşur ve fraktal yapısıyla denizin gelgit hareketini anımsatır. Katmanlar halinde tasarlanan gezinti yolu, farklı renkte yer seramikleriyle ziyaretçilere farklı rotalar önerir. Yol boyunca uzanan kordonda kullanılan bu renkli seramik karolar iki önemli amaca hizmet eder: İlki İspanya’nın Levante bölgesinde yaygın olan Arap seramik karo mirasının devam ettirilmesi. İkincisi ise yol boyunca önerilen farklı rotalardaki farklı işlevleri tanımlamak ve tasarımda okunur hale getirmek.
Our Changing Seas, Courtney Mattison
Seramik sadece mimarlara değil sanatçılara da ilham veren en önemli materyallerden birisidir. Sanatçı Courtney Mattison da kendi sanat pratiğinde seramiği ana materyal olarak kullanarak mercan resiflerinin egzotik güzelliğini kutluyor ve karşılaştıkları yok olma tehlikesini insana tekrar hatırlatıyor. Her bir parçanın elle şekillendirildiği ve renklendirildiği seramik heykelleri, bir araya geldiğinde adeta deniz altından bir manzara sunuyor. Los Angeleslı sanatçının seramik heykellerinde işlediği doğanın kırılgan ve hassas yapısı, kullandığı materyalin özellikleriyle de eşleşerek kavramsal bir paralellik de yaratıyor.
3D Baskı Seramik Karolar, studio RAP
Yüzyıllardır insan hayatında olan seramiğin teknolojiyle birlikteliğinin geldiği son nokta, studio RAP’in Amsterdam’ın lüks alışveriş caddesi PC hooftstraat'ta göz alıcı bir butiğin ön cephesi tasarımında görülebilir. 3D baskılı karolar ve kırmızı tuğlalardan oluşan cephe tasarımı, caddenin güçlü karakteristik yapısını korumak için orijinal cephenin siluetini yenilikçi bir şekilde kopyalar. İnci beyazı ile kaplanmış 40x20 cm boyutlarındaki 3D baskılı seramik karolar zemin seviyesinde düz başlar ve yükseldikçe cepheyi etkileyici bir forma dönüştürür. Henüz yapım aşamasında olan projenin, 2022 yazının sonunda tamamlanmış olması bekleniyor.