top of page
Onur Çoban

Kripto Sanat Sohbetleri: Princess Hıdır


The Monster Project

Kendine özgü psikedelik görsel dünyasıyla yaratıcı üretimler gerçekleştiren dijital tasarımcı ve illüstratör Princess Hıdır ile çalışmaları üzerine sohbet ettik.


Princess Hıdır kimdir, biraz kendinden bahseder misin?

İzmir’de doğup, büyüdüm. Çocukken çoğunlukla vaktimi müzik ve resimle ilgilenerek geçirdim. Sonrasında bu ilgimi meslek olarak edinmeye karar verdim ve kendimi güzel sanatlar lisesinde resim bölümü okurken buldum. Ardından Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Grafik Tasarım okumak için İstanbul'a taşındım. Eğitimimin ikinci yılında çeşitli reklam ajanslarında grafik tasarımcı ve sanat yönetmeni olarak çalışmaya başladım. Bu süreç birkaç yılımı aldı ve beni freelance çalışma hayatıma hazırladı. Reklam ajanslarında çalışmak pek tatmin edici değildi; hayalim illüstratör ve animatör olmaktı. Bir süre sonra işimi bıraktım, eğitimimi bitirdim ve freelance çalışmaya başladım. Yaklaşık üç yıldır Kadıköy’deki evimde çalışmalarıma freelance devam ediyorum.


İllüstrasyonlarında bilim kurgu esintilerini hissettiğimiz kendine özgü bir görsel dile sahipsin. Bu görsel dilin ortaya çıkış süreci nasıldı?

Aslında her şey doğal gelişti. Çocukluğumdan beri uzaya ve bilim kurguya ilgim vardı. Okuduğum bilim kurgu kitaplarını, izlediğim belgesel ve filmleri hem korku, hem de merakla hatırlıyorum. Bu dünyalar benim için her zaman çok ilginçti. Kendime evrenin sonsuzluğu, uzaylıların olup olmadığına dair sorular sorardım. Sonrasında bilinçlendikçe dikkatimi yaşadığımız dünyaya çevirdim. Diğer canlıların büyüleyici doğası veya onların hakları tüm işlerimin temasını belirledi, hem de vegan olmaya yöneltti. Böylece zamanla çalışmalarımın tüm konseptlerini mekan, doğa ve yaşam şekillendirmeye başladı. Keşfedilmemiş gezegenleri, bu gezegenlerin doğasını ve orada yaşayan garip yaratıkları tasvir etmeyi seviyorum. Düşündüklerimi olabildiğince işlerime aktarmaya çalışıyorum.


 

Yaşadığımız dönemde kullandığımız yazılımlar renk konusunda bana laboratuvar ortamı sağlıyor. Yaratmak istediğim yüksek kontrastlı, neon, canlı ve gizemli havaları bu şekilde sağlıyorum.


 
Mother of Corals

Eserlerinde kullandığın renk paleti oldukça dikkat çekici. Tercih ettiğin renk paleti, anlatmak istediğin hikâyeye nasıl bir katkı sağlıyor?

Lise eğitim sürecinde ışık, derinlik ve renk konuları üzerinde çalışmak her zaman klasik desen eğitimlerine göre bana daha eğlenceli geliyordu. Bulunduğumuz üç boyutlu ortamı analiz etmek ve sonrasında işlerimde bunlarla oynamak benim için hep çok zevkliydi. Son dönemlerdeki işlerimde özellikle olağanın dışında bir şeyler yapmaya özen gösteriyorum ve böylece renk deneylerim başlıyor. Yaşadığımız dönemde de kullandığımız yazılımlar renk konusunda bana laboratuvar ortamı sağlıyor. Yaratmak istediğim yüksek kontrastlı, neon, canlı ve gizemli havaları bu şekilde sağlıyorum. Böylece renkler kurduğum konseptlere iyi hizmet ediyor ve ruhumu iyi yansıttığını düşünüyorum.

Yakın zaman önce müzisyen Ozoyo ile yaptığın işbirliği sonucu ürettiğin çalışmalar çok beğenildi. Dijital bir tasarımcı olarak yaratıcı alanında müzik ile yakaladığın uyum tasarım pratiğini nasıl etkiledi?

Müzik aşık olduğum başka bir sanat dalı. Fikirleri geliştirirken her zaman bolca müzik dinlerim ve müzisyenler bu hayali dünyalara dalmama çok yardımcı olur. Cosmic Planta EP’si sürecinde, Ozoyo’nun müziğe deneysel yaklaşımı, kullandığı glitch’li ve sci-fi soundlar, perküsyonlar, doğa-hayvan sesleri kesinlikle kafamızda çok katmanlı fikirler doğmasına yol açtı. Bence müzikle paralel bir şekilde tasarımların derinlerine indikçe, ortaya çıkan işler oldukça özgün oluyor.


NFT teknolojisinin sanat dünyası için potansiyelini nasıl değerlendiriyorsun, seni heyecanlandıran veya endişelendiren yanları neler?

NFT fikri ilk çıktığı zamanlarda çok hoştu. Merkeziyetsiz olması ve aracısız bir şekilde sanatçıların para kazanabilmesi, sanatçılar için yeni bir pazar yeri açması ve insanların özgürce işlerini sergileyebilmeleri fikri gerçekten güzel gelmişti. NFT beraberinde sanatçıların işlerinin izinsiz satışı ve sahtekarlığı, harcanan enerji miktarı, sanatın sadece sermaye olarak görülmesi ve bu yüzden bozulması gibi birçok sorunu da beraberinde getirdi. Bir taraftan da büyük şirketler ve devletlerin de işin içine girip paylarını almaya çalışmaları pek hoş olmadı ama NFT’ler için pazar çok büyük görünüyor. Teknolojiyle beraber daha da büyüyeceğini ve yaratıcı endüstrilerde yeni iş alanları açacağını düşünüyorum. Şimdilik yeni pazarların riskli ve spekülatif doğası nedeniyle dikkatli yaklaşmamız gerekebilir.


BASILI EDİSYONLARI KEŞFEDİN

bottom of page