Kendine özgü dijital sanat pratiğiyle öne çıkan dijital tasarımcı Mehmet Geren ile çalışmaları ve kripto sanat dünyası üzerine sohbet ettik.
Mehmet Geren kimdir, biraz kendinden bahseder misin?
2006 yılında dijital tasarım ile tanışan, fotoğraf ve kamera bölümü mezunu, post prodüksiyon kısmında moda ve reklam sektöründe çalıştıktan sonra Instagram için içerikler üreten ve şu anda ise 3D olarak çalışmalar yapan bir sanatçıyım.
Dijital tasarımcı olarak NFT dünyasına ilk ne zaman adım attın?
Instagram’da sanatçı bir arkadaşımın NFT’de kendi projelerini ve çalışmalarını sergilediğini görmüştüm. Instagram üzerinden kolaj çalışmaları yapmaktaydım. Dört sene boyunca içerik ürettikten sonra artık değişikliğe gitmek istiyordum. Güzel bir takipçi kitlesine sahiptim fakat 3D dünyasına da atılmak istiyordum bir yandan. Tamamen benim kontrolümde olacak bir dünya yaratmak istiyordum. 2021 Mart ayında ise SuperRare platformu ile NFT ve 3D macerama başladım.
Alt metni olmayan bir çalışma benim için sadece gör-unuttan ibaret. Bence güzel bir fikir zor bulunur ama aynı zamanda da zor unutulur.
Sanat tarzını nasıl tanımlarsın?
Görsel bir dille konuşarak insanlara içinde bulunduğumuz durumları eleştirisel bir dille anlatmak isteyen bir sanatçıyım. Bunu anlatış tarzımda ise genellikle heykeller üzerinden ve yüzleri kapalı figürler üzerinden anlatmaya çalışıyorum. Vücut dili ile duygu anlatımını seviyorum. Genelde sahne tasarımlarımı minimal tutmaya çalışıyorum; sanat galerisi içerisinde ya da sürreal bir mekân tasarımında oluşturuyorum ve sadeliği seviyorum. Benim için en önemli hususlardan birisi konuya odaklanabilmek ve insanlara o hissiyatı uyandırabilmek. Alt metni olmayan bir çalışma benim için sadece gör-unuttan ibaret. Bence güzel bir fikir zor bulunur ama aynı zamanda da zor unutulur.
3552 ayrı kareden oluşan ve 52 günde tamamlanan “Truth” isimli çalışman çok sevildi. Bu eserin hikâyesini senden dinlemek isteriz.
Truth eseri, Ars Longa, Vita Brevis (Sanat Uzun, Hayat Kısa) serisinin son parçası olarak şu an için yaptığım en uzun 3D sanat performansı oldu. Plan sekans eşliğinde tek açıdan kesintisiz bir render süreci gerçekleşti. Tek bir sahnesinde kusur olması tüm sahnenin gidişatını bozabilirdi, bu yüzden üzerinden tekrar tekrar geçilerek prodüksiyon kısmına kadar çok uğraştığım ve sevdiğim bir proje oldu. Ayrıca bu projeyi üst noktaya taşıyan Composer Allen Grey’e de teşekkür ediyorum.
Truth’un çıkış amacı, içinde yaşadığımız durumları eleştiren bir proje olmasıydı. Amacım izleyiciyi dört ayrı konuyu bir arada toplayarak bir sanat galerisi içerisinde görsel bir gezintiye çıkarmaktı. Bu proje bir açıdan da her gün içinde bulunduğumuz ama bakmak istemediğimiz bir pencereyi insanlara sunma şeklim olarak görüyorum. Sanat benim için bir eleştiridir; insanların kelimelerinin bittiği yerde düşüncelerini resmederek duygularını dile getirmesidir.
NFT teknolojisinin sanat dünyası için potansiyelini nasıl değerlendiriyorsun, seni heyecanlandıran veya endişelendiren yanları neler?
Bu süreci dijital çağın bir meyvesi olarak görüyorum. Şu anda emekle sürecinde; insanlar yeni yeni tanıyor ve anlamaya çalışıyor. İki-üç ay önceki bir Twitter Spaces sohbetimde “Dijital, sanat için bir Rönesans ve bir dönüm noktasıdır.” demiştim NFT için. Hala da öyle düşünüyorum. Dijitalleşen bir çağda dijital eser sahibi olunması, bir değer katılabilmesi inanılmaz değerli bir şey.
Açıkçası endişeyle baktığım bir durum olmadı, bazen fazla “overhype” olduğunu düşündüğüm durumlar oluyor ister istemez. Bunu birçok koleksiyon projesinde de görmekteyiz, sanatçıların projelerinde de görmekteyiz. Fazla beklenti yaratmak insanlarda hayal kırıklığı ile sonuçlanabiliyor. Bu durum NFT adına sektöre yeni giren kişiler için pek iç açıcı deneyimler bırakmıyor maalesef. Mesela 2021 Mart-Nisan ayları en çok 1/1 işlerin satıldığı dönemdi, NFT adı küresel dünyada duyulmaya başlandı, o süre zarfından bu zamana kadar insanlarda bir beklenti ve umut yarattı. Yatırımcıların, koleksiyonerlerin ve sanatçıların dikkatini çekti. Şu an baktığımızda ise durum öyle değil, bir sene kısa bir süre ama ben olaylara gerçekçi yaklaşmayı seven birisiyim; burası bir market. Market birçok devamı gelmeyen proje ve sanatçı ile doldu. Yatırım yapan kişi aldığı ürünle kaldı ve zarar etti. Bu durumlar yatırım yapacak ya da eser alacak kişileri maalesef uzaklaştırdı. Neyse ki yavaş yavaş deneyimleyerek anlama sürecine geçildi. Artık insanlar neyin değer katılıp neyin az değer göreceğini ya da görmeyeceğini insanlar görüyorlar. Herkes gibi biz de süreci gözlemleyerek ilerliyoruz.
Ülkemizdeki dijital sanat alanındaki gelişmelere bakacak olursak bu alana ilginin artmasını neye bağlıyorsun? İnsanlar neden NFT alma ihtiyacı duyuyor?
Dijital sanatçılar için, özellikle ülkemiz adına konuşmak gerekirse olayın sanatsal boyutunun yanında maddi getirisinden dolayı ilginin olduğunu düşünenlerdenim. NFT insanların sevdiği şeyi yaparak ve bunu bir motivasyon kaynağı elde ederek sunduğu bir oluşum. Avrupa’da NFT ülkemizdeki kadar yaygın değil. Oradaki sanatçıların çoğuna proje kapsamında devlet desteği sunulmakta, orada bir sanat ve fiziksel koleksiyoner anlayışı var. Ülkemizde ise bu durum gelişmiş değil ve insanların sanatını yaparak gelir elde etmesi pek kolay değil. Bir sanatçı olarak işinizde estetik kaygılarınız mutlaka vardır, fakat sanata değer verilmeyen bir ülkede mutlaka maddi kaygılarınız da olacaktır. Bu yüzden, insanlar bir çıkar yolu bulamadığı zaman arayış içerisine girerler. Çoğu sanatçının hayatını değiştiren bir çıkış kapısı olarak görüyorum ve buna seviniyorum. İnsanlar fikirlerini özgürce yansıtıp bunun karşılığını alıyorlar ve mutluluklarını paylaşıyorlar. En güzel yanı ise bu bence.
Bence insanların NFT alma ihtiyacından ziyade, insanlar neden koleksiyoner olur sorusunu sormak lazım. Bunun cevabı ise basit, sanat eseri zamanla birlikte en çok değerlenen metadır. Altın, döviz, emtia ya da kripto varlık fark etmez. Dünya üzerinde bu saydıklarımın hiçbiri bir eser kadar kendisine değer katamaz. Milyarderlerin eser toplamasının asıl amacı budur, bir eser zaman aşımına uğradıkça değeri katlanır. NFT’de de bu durum böyledir.
İnsanlar bir projeye ya da sanatçıya yatırım yapar. Aldığınız eser aslında görselleştirilmiş bir token’dir. O kişiye ya da projeye ait bir değerdir. Aynı Ethereum ya da Bitcoin’in ya da diğer coinlerin bir değer olması gibi. Çoğu koleksiyoner buna yatırım yapar ve eserleri değerlendiği zaman elinden çıkarır ya da satışa sunar.
Kripto sanat alanında çalışmalarını merakla takip ettiğin isimler kimler?
Frederik Heyman, Kim Gryun, Mehdi Hadi, Ian Hubert, Raoul Marks, Dom Qwek, Pak, Cornelius Dammrich, Brandon B (iammaskarade).
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Heyecanlı bir insan değilim. Hiçbir zaman duygularımı uçlarda yaşayan birisi olmadım. Bu sene yoğun geçecek gibi duruyor, sözleşme gereği açıklayamıyorum ama yeni marketler için projelerim mevcut. Gelecek planlarıma gelecek olursak, 16 senedir en iyi yapabildiğim işi yapmaya devam edeceğim.