Hemen hemen bütün gelişmiş ülkelerin gelecek planlamalarında karbon ayak izini azaltma ve yeşil kentlere sahip olma listenin ilk sırasında yer alıyor. Medeniyet tanımını temiz ve karbon tüketmeyen ulaşımla eşdeğer gören gelişmiş ülkeler, şehir planlamalarında bisiklet kullanımına fazlasıyla değer veriyor. Elektrikli araç ve scooter kullanımının yaygınlaşmasının yanında her zaman öncelikli temiz ulaşım aracı olan bisiklet, sadece şehir planlamacıların değil yeşil bir dünya hayali kuran mimarların da odağında. Bisiklet kültürünü destekleyen ve ilham veren 3 bisiklet garajı tasarımını Mercado ekibi derledi.
1) Hague Bicycle Park, Silo
Bisiklet kullanımının en fazla olduğu ülkelerin başında gelen Hollanda, bu geleneğini tasarımla birleştiriyor. Hollanda’nın en büyük bisiklet garajlarından birisi Lahey kentinde inşa edildi. Şehrin ana tren istasyonunun hemen önünde bulunan ve Koningin Julianaplein’in altında hayata geçirilen proje, beyaz tavanlar, akıllı yön işaretleri, özel aydınlatmalı cam duvarlarıyla müze benzeri bir deneyim sunuyor. 8.000 bisikletin park edebildiği bu dev garaj, Silo ve Studio Marsman ortak tasarımı. Lahey’in kentsel mobilite ağında önemli bir bağlantı görevi gören proje, ışık ve mekânsal kimliğin entegre uygulaması ile tesisin daha geniş görünmesini sağlıyor ve klasikleşmiş garaj algısını tamamen yıkıyor.
Tasarımın en dikkat çeken özelliği, ünlü Hollandalı ressam ve grafik sanatçısı Escher’den ilham alan ışık duvarı. Lahey’in mimari belleği bu ışık duvarlarında özel tasarlanan cephe formlarıyla insanlarla buluşturuluyor. Bisikletçiler, şehrin silüetini tek bir hareketle duvar üzerinde deneyimleyebilme şansını elde ediyor. Garajın ötesinde şehrin belleğine ait bir deneyim yaşatan tasarım; otopark, garaj gibi sıkıcı, basık tavanlı ve gün ışığı almayan alanların alternatif olarak nasıl tasarlanabileceğinin başarılı bir örneği.
2) Utrecht Bicycle Park, Ector Hoogstad Architecten
Hollanda’daki Utrecht Merkez Tren İstasyonu’nun altında yer alan Ector Hoogstad imzalı bu garaj, 12.500 bisiklet kapasitesiyle günümüzün en fazla kapasiteli bisiklet garajı ünvanını taşımakta. En yüksek gökdelen ya da en büyük havalimanı gibi tasarımlar yerine halihazırda düzenli olan bisiklet kültürünü daha da teşvik etmek amacıyla geliştirilen proje, şehrin altyapısını geliştirirken aynı zamanda bisiklet kullanıcıları için özgün bir deneyim sunuyor.
Projenin üzerinde durduğu üç tasarım odağı kolaylık, hız ve güvenlik. Kullanıcıların birbirini engellemeden garajın etrafında güvenle dolaşabilmelerini sağlayan tasarım, üç seviyeyi kapsayan bisiklet şeritleri içeriyor. Garajın iç tasarımı açık beton ve çelik kullanımı ile endüstriyel bir doku taşıyor. Sıcaklık hissini yakalamak ve davetkar bir alan yaratmak için yukarıdaki kamusal alandan açılan cam elemanları ile garaja gün ışığı alınırken, çeşitli duvarlarda ahşap kaplamalar kullanılıyor.
Utrecht’in sürdürülebilir bir şehir olma hedefinin önemli bir parçası olan üç katlı bisiklet garajı, aynı zamanda üstünde bulunan meydan tasarımının bir uzantısı. Meydanda kullanılan devasa gölgelikler yeraltı bisiklet garajından dahi görülebiliyor. Cam elemanlar ve trompet şeklindeki sütunlar şehrin seviyeleri arasında yapısal ve görsel bir bağlantı sağlıyor.
3) Karen Blixens Plads Meydanı, Cobe
20.000 metrekarenin üzerinde Kopenhag’ın en büyük meydanlarından biri olan Karen Blixens Plads, bir bisiklet garajı projesi değil, konuksever kentsel alan sağlayan, yeşil ulaşımı teşvik eden, iklim değişikliğine uyumlu ve çok işlevli bir mimari meydan tasarımı. Bu listede yer almasının en önemli sebebi de aslında bisiklet garajlarının tren istasyonlarına ya da üniversite yapıları içine sıkıştırılmadan, kamusal alan projeleriyle uyumlu bir şekilde tasarlanabileceğini göstermek. Üstelik bu tür projeler temiz ulaşımı teşvik ettiği için tek başına bir yapı tasarlamanın çok ötesinde bir kentin kaderini de değiştirebilecek potansiyelde olmaları.
Meydan, öğrenciler, çalışanlar ve halk için aktif bir buluşma yeri olarak hizmet vermesinin yanında 16.000 öğrenci ve 2.000 çalışan da dahil olmak üzere üniversitenin birçok kullanıcısı için yüksek kapasiteli bir bisiklet park alanını içeriyor. Çevredeki üniversitelerin dış cephelerini yansıtan farklı renklerde el döşemesi fayanslarla kaplı dökme beton kabuklar tasarımdaki üç ana bisiklet tepesini oluşturuyor. Kentin ortasında meydanların aktif bir şekilde kullanımı sağlayan bu tasarım, geleceğin şehirlerini tasarlarken insanı ve doğayı odağına alan bir deneyim yaratmanın önemini bir kez daha hatırlatıyor.