Eğlenceli, sürdürülebilir ve deneyesel tasarımlarıyla dikkat çeken Hong Kong merkezli multi-disipliner tasarım stüdyosu Yellowdot Design Studio'nun kurucuları tasarımcı Dilara Kan ve Bodin Hon ile çalışmaları üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
Yellowdot'tan biraz bahsedebilir misiniz?
Yellowdot, Bodin Hon ve Dilara Kan tarafından kurulmuş multidisipliner tasarım stüdyosu. Genel olarak ürün ve mobilya tasarımı yapıyoruz. Farklı markalarla proje bazlı çalışmanın yanı sıra kendi koleksiyonlarımızla yeni fikirler geliştiriyoruz.
Bodin ve ben farklı eğitim ve deneyimlerden sonra Milano’da IED Istituto Europeo di Design Product bölümünde yüksek lisans eğitimi aldık. İlk projelerimizi de o dönemde geliştirmeye başladık. Bodin Texas’ta Rice Üniversitesi’nde biyoloji mühendisliği okuduktan sonra, uzun yıllar NASA’da çalışmış. Ürün, inovasyon, teknoloji ve fonksiyon odaklı düşünüyor. Ben ise lisede plastik sanatlar eğitimi aldıktan sonra Marmara Üniversitesi’nde iç mimarlık okudum. Renk, malzeme, form, desen ve empati odaklı düşünüyorum diyebiliriz. Sahip olduğumuz bu kontrastı, duygusal olarak projelerimize yansıtmayı seviyoruz. Bilim, sanat, teknoloji, farklı kültür ve bakış açılarıyla birbirimizi ve aynı zamanda projelerimizi besliyoruz. Odaklandığımız alanlar ve roller tabii ki yerine göre değişiyor, kendimizi belli bir kalıba sokmak istemiyoruz.
Bizim araştırdığımız şey; fonksiyonel ürünler tasarlamanın yanı sıra, kullanıcının duygusal bağ kurduğu, farklı anlamlar yüklediği objeler yaratmak. İnsanları mutlu eden küçük detayları mercek altına alıp hatırlatmak.
Tasarımlarınızın salt işlevselliğin ötesinde eğlenceli ve şaşırtıcı olması süreci nasıl gelişti?
Bu süreç Bodin ve Dilara’nin karakter yansıması diyebiliriz. Göz ardı edilen problemleri eğlenceli bir yolla ele alıp çözüm üretmeye çalışıyoruz. Tüketim çılgınlığının olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Satın alınan pek çok ürün birkaç kere kullanılıp sonra unutuluyor. Son yıllarda piyasada birbirini tekrar eden çok fazla marka ve ürün olduğunu gözlemledik. Sorun, bu ürünlere olan fazla taleple global ölçekte büyüyor. Peki, insanların bir ürünü veya objeyi uzun süre saklamasını nasıl sağlayabiliriz? Bizim araştırdığımız şey; fonksiyonel ürünler tasarlamanın yanı sıra, kullanıcının duygusal bağ kurduğu, farklı anlamlar yüklediği objeler yaratmak. İnsanları mutlu eden küçük detayları mercek altına alıp hatırlatmak. Bu nedenle tasarımlarımızın kullanıcıların hayatında özel bir konuma sahip olmalarını diliyoruz ve tasarımlarımızı bu bağdan beslenerek oluşturuyoruz.
Tasarımlarımızın her aşamasında bu ürünler nasıl daha pozitif objelere dönüşür, bunu sorguluyoruz.
Bu kadar eğlenceli tasarımlar nasıl ortaya çıkıyor merak ediyoruz. Önce çok uçuk bir fikir çıkıp sonrasında ayakları yere mi basıyor yoksa ilk fikirle oynadıkça daha eğlenceli hale mi geliyor?
Aslında sadece daha iyi bir gelecek olduğuna inanmak istiyoruz. Tasarımlarımızın her aşamasında bu ürünler nasıl daha pozitif objelere dönüşür, bunu sorguluyoruz. Tasarımlarımız son üründe farklı fonksiyonlara evrilse de hepsinin içinde pozitivizm taşımasını önemsiyoruz. Alternatif enerji kaynaklarıyla yemek pişirmek, ya da USB gibi genelde iş odaklı kullandığımız bir objeyi çocukluğumuzu hatırlatan eğlenceli ve sembolik bir objeye dönüştürmek bu farkın ve ortaklığın güzel bir temsili.
Tasarım sürecinde analog ve dijital teknikleri nasıl kullanıyorsunuz, hangisine daha yakınsınız?
Tasarladığımız ürünlerin kendisi analog olduğu için maketlerle denemek tasarım sürecimizin en önemli parçası. Bu güne kadar çeşitli materyallerle çalıştık, bu malzemeleri tanımak, onlarla oynamak çok önemli. Dijital sürece geçmeden önce malzemeyi ve formu hissetmeyi, ona dokunmayı seviyoruz. Sonrasında ise 3D Print ve render, sürecin içine giriyor. Bu süreçte dijitalden pek çok alanda faydalanıyoruz.
Solar pişirici Solari ve ekolojik ambalajlar gibi projelerinizden çevreye dair bir kaygınız olduğu anlaşılıyor. Sürdürülebilirlik tasarım sürecinize ne kadar dahil bir kavram?
Kaynaklarımız günden güne azalıyor. Plastik atıklardan adalar oluşuyor. Sürdürülebilir projeler üretmek gelecek için çok değerli. Tasarımcı olarak bunun sorumluluğunu hissediyoruz. Kendi projelerimizde de elimizden geldiğince bunun bir parçası olmaya çalışıyoruz. Projelerin materyal seçiminde birçok etmen bulunuyor. Malzemenin dayanıklılığı, esnekliği, uzun ömürlü olması gibi ölçütlere bakarak seçimimizi yapıyoruz. Plastik kullanmamız gereken bazı durumlarda mümkün olabildiğince az atık oluşturmanın yollarını aradık. Üretimin uygun olduğu projelerde geri dönüştürülmüş malzemelerle çalıştık. Bio-materyalleri hala keşfediyoruz, teknolojinin de gelişmesiyle birlikte bu malzemelerden daha çok faydalanacağımıza inanıyoruz.
Doğal malzemelerle özellikle son zamanlarda sıklıkla denemeler yapıyorsunuz. Nasıl gidiyor doğal malzemelerle çalışmak, sizin tasarımlarımızla kullanıcıları şaşırttığınız gibi malzemeler de sizi şaşırtıyor mu?
Kesinlikle! Harika bir deneyim. Yumurta kabuğu, kahve posası, kağıt atık gibi pek çok malzeme var çevremizde. Bunlarla mümkün olduğunca denemeler yapıyoruz. Atıkların farklı formlara dönüşmesi, her birinin bambaşka özelliklerinin olması çok etkileyici. Bu sonuçlar bizi üretmeye teşvik ediyor. Tabi ki uygun ortam ve koruma şartları gerektiriyor. Bu konu üzerinde daha ciddi çalışmalar yapan bir nesil geliyor. Bu tür araştırmalar yapan, malzemeyi derinlemesine inceleyebilen insanlarla işbirliği yapmayı, sureci deneyimleyip yeni fikirler geliştirmeyi çok isteriz.
Hong Kong'ta yaşamak tasarımlarınızı nasıl besliyor, İstanbul ile arasında bu bakımdan nasıl bir fark var?
Bizce Hong Kong ve İstanbul kültür çeşitliliği bakımından birbirine çok benziyor. Bunun yanı sıra Hong Kong’da üretim açısından önemli teknolojik gelişmeler var. Bizim de keşfetmeye devam ettiğimiz bu yeni teknolojiyle üretimler yapmak mümkün. İstanbul’da ise çok başarılı zanaatçılar var. Ahşap, metal, mermer gibi çeşitli malzemelerle harika işler çıkarıyorlar. Bu iki tekniğin kesişimi bizim için çok önemli.
İlham tazelemek için neler yapıyorsunuz?
Yürüyüş, doğayla selamlaşma, günesin doğusu, bol empati ve C vitamini.
Yellowdot'ın gelecek planlarında neler var?
Asya ve Türkiye arasında yeni bir köprü oluşturmak istiyoruz. Farklı kültürleri ve üreticileri projelerimizde yeni fikirlerle bir araya getirmeyi amaçlıyoruz.