Yarattığı metal formlarla kendine özgü bir heykel pratiği geliştiren heykeltıraş ve ressam Taylan Türkmen'le çalışmaları üzerine sohbet ettik.
Taylan Türkmen kimdir? Kısaca kendinden bahseder misin?
1990 yılında Gümüşhane’ de doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Ankara’da, liseyi Eskişehir’de okudum. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümü mezunuyum. Sanat hayatıma iki boyutlu tuval üzerinde başladım. Şu anda 3 boyutlu heykeller ile devam ediyorum.
Resim bölümünden mezun olduktan sonra heykel gibi üç boyutlu bir sanat pratiğine geçiş sürecin nasıl oldu?
Benim için bu durum şöyle başladı. 2016 yılında fakülteden mezun olduktan sonra kendimi tanımak ve ne yapmak istediğime karar vermek için bir başka deyişle kendimi bulmak adına bir buçuk yıllık bir karavan turuna başladım. Eskişehir ‘deki evimi kapattım ve yola çıktım. İlk durağım Ayvalık oldu. Burada Barış Sarıbaş ile La Maison De Barbara sanatçı konuk evinde yaklaşık 3 ay calıştım ve sonunda güzel bir sergi yaptık. Hem o zaman zarfında hem de daha sonrasında bir çok değerli isim ile çalışma ve tanışma fırsatı buldum. Sonraki aylarda hem resim yapıp hem yolcuğuma devam ettim. Son durağım Fethiye oldu.
Bir sergi için 1 yılı aşkın süre sonra Eskişehir ‘e geri döndüm. Yakın arkadaşım heykeltıraş Cem Özkan ‘da kalmaya başladım. Atölyesinde zaman geçirdikçe 3 boyutlu eserler yapmaya ve deneyimlemeye başladım. O günden bu güne kadar kendi atölyemde hala devam ediyorum.
Denemekten ve yenilikten korkmayan bir yapıya sahip olduğum için devamlı yeni bakış açıları yaratma ve düşünüp uygulama eğilimindeyim.
Kimi zaman dinamik hayvan figürleriyle kimi zamansa statik mimari formlarla oldukça kompleks heykeller yaratıyorsun. Fikren bir heykeli nasıl oluşturuyorsun? Aklındaki imgeler 3 boyutlu mu çıkıyor?
Aslında bu kısmı her yaratıcı sanatçı gibi biraz sancılı geçiyor. Mimari formlar, yeni dünya ya da nefes alanları olarak tabir ettiğim işler, benim çocukluğuma kadar gidiyor. Denemekten ve yenilikten korkmayan bir yapıya sahip olduğum için devamlı yeni bakış açıları yaratma ve düşünüp uygulama eğilimindeyim. Hayatımız boyunca yaşamak için gerekli bilgiler gibi aslında, hiçbir şeyin sonu olmadığına ve devamlı öğrenip yapılacak bir şeyler ve gidilecek yollar olduğuna inanıyorum. Karar verirken de zamansal hissi duygular ile hareket etmeye çalışıyorum. Genelde bir konu üzerine birkaç fikir yürütüyorum ve bu fikirler bir esere dönüşürken yapmak istediğim materyale de bağlı olarak aklımda şekilleniyor. Malzemenin özellikleri, fikre olan uygunluğu ve imge durumu bunların hepsini gözden geçiriyorum. Bu fikirler daha sonra 3 boyutlu eser olarak gerçek hayattaki boşluğunu doldurup yerini alıyor.
Metal, yapı itibari ile soğuk olabilir fakat ona ısınmak gerçekten çok kolay.
Metal materyaliyle üretimler gerçekleştirmenin zorlayıcı ve heyecan verici yanları neler?
Materyal olarak sadece metal ile çalışmıyorum aslında. İşin alt metinlerinde doğal bir ağaç parçası doğal bir taş ya da doğal her hangi bir materyal yardımı da var. Metal, yapı itibari ile soğuk olabilir fakat ona ısınmak gerçekten çok kolay. Zorlayıcı yanları, çok fazla parçayı aklınızda görsel olarak tutmanız lazım. Çünkü eser üzerinde bir çok farklı parça olabiliyor. Sanki bir yapbozun parçaları gibi bir araya geldiğinde anlamlı bir esere dönüşüyor. En önce aklımda bunları birleştiriyorum ve tamamlamak için çok fazla yer gezip çok fazla materyal ile içli dışlı olmam gerekiyor. Atölyede fazlaca emek ve mesai harcamakta cabası. Bunların yanı sıra tehlikeli makinalar ile çalışıyoruz. Her dakika dikkatli olmamız gerekli. Ancak heyecan veren yanları da oldukça çok. En güzel yanlarından biri ise hatlarını genel olarak kafamda oluşturduğum bir eser için aradığım materyali bulma anı oluyor. İşte o zaman gerçekten çocuk gibi seviniyorum ve geriye sadece atölyeye geçip onu hayata geçirmek kalıyor.
İlham tazelemek için neler yaparsın? Bu alanda veya farklı disiplinlerden merakla takip ettiğin isimler kimler?
İlham tazelemek için genelde yolculuk yaparım ve sonu ya doğada ya da deniz kenarında biter. Doğada uzun zaman geçirip iyi bir görsel tarama yaparım. Çünkü doğa her gün kendini yeniler ve hep vahşidir. Oradan alacağım bir ilham zerresi bile hem aklımda hem atölyede bir çok farklı esere dönüşüyor. Bakış açısı ve uygulama tekniği olarak bana geri dönüş sağlıyor.
Takip ettiğim yabancı isimlerden birisi Kris Kuksi. Hem iyi bir arkadaş hem de gerçekten usta sanatçı. Sayaka Ganz, Tanabe Chikuunsai. Bizden de çok fazla isim var aslında; başta Refik Anadol, Göksu Gül, Studio Pinprick, Mehmet Ali Uysal, Ozan Ünal... Bu liste uzayıp gider.
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Evet tabi ki heyecanlıyım ve bunun birkaç nedeni var. Öncelikle kendi atölyemde özgürce istediğim gibi üretim yapabiliyor olmam ve üretimin beni hayata bağlaması içimdeki heyecanı hep zinde tutuyor. Düşünmek, yorumlamak ve üretmek; geçmiş, bugün ve gelecekte hep benimle.
Ayrıca şu sıralar kişisel bir sergi için çalışıyorum. Bu projem için çok heyecanlıyım. Yeni bir şeyler yaratmaktan hiçbir zaman geri durmadım, korkmadım. Çalışmak ve yaratmanın gücüne inananlardanım. Bu da beni gelecek için daha çok motive ediyor. Yapılacak çok eser, gidilecek onlarca yol var…