top of page
Tuna Mert

DİYALOG: Mesut Öztürk | Seramik Sanatçısı


Halka Vases

Son dönemin en başarılı genç seramik sanatçılarından kabul edilen Mesut Öztürk ile çalışmaları ve güncel projeleri üzerine sohbet ettik.


Mesut Öztürk kimdir?

Merak eden, keşfetmekten ve öğrenmekten zevk alan, tutkularının peşinden gitmeye çalışan, iyi bir insan olmayı deneyen biridir.

Mimarlık mezunu olduğunu biliyoruz. Mimarlıktan seramik sanatçılığına geçiş sürecinden bahsedebilir misin?

İdealize ettiğim mimarlık ortamının gerçeklikle çok bağdaşmadığını idrak ettiğimde, daha özgürce yaratıcı olabileceğimi düşündüğüm bir alanda derinleşmek istedim.

Seramik uzun yıllar pratik gerektiren bir zanaat dalı. Daha önce seramik tecrüben olmuş muydu yoksa senin için tamamen yeni bir deneyim miydi?

Bir alandaki tecrübelerin başka bir alanda kullanılmasının yarattığı melezlenmeler yenilik ve zenginlik potansiyeli taşıyor. Mimarlık ve akademik alandaki deneyimlerimin, yeni bir alana taze bir gözle bakmanın heyecanıyla birleştiğini düşünüyorum. Örnekler çoğaltılabilir tabi ama söz gelimi, seramik mezunu olarak mimari alanda bir şeyler yapmayı deneseydim de ilginç sonuçlar çıkabilirdi.


Kendine özgü çok karakteristik bir tasarım diline sahipsin. Bu görsel dilin ortaya çıkış süreci nasıldı?

Bu sorunun cevabı bir önceki cevabımla bağlantılı olacak. Mimarlığın formatladığı bir düşünce sistemim var. Belki mühendislik eğitimi alsaydım başka türlü seramikler yapardım. Halka Vazolarını tasarlarken; referansları yorumlama biçimim, doluluk ve boşlukların dengesi, kütlelerin kompozisyonu, vazoların birbiriyle ilişkisi gibi konularda bir mimari proje hazırlar gibi çalıştım, hala da aynı biçimde devam ediyorum.

“Halka” serin ile hem yurtiçinde hem yurtdışında oldukça ses getirdin. Halka serisindeki formların hikayesinden biraz bahsedebilir misin?

Antik dönemde üretilmiş idol, totem, heykel veya çanak çömleklerin formlarını inceleyip, onları kendi yarattığım bir tasarım diliyle yeniden yorumlamaya çalışıyorum.

 


Tasarım tarzımı üç kelimeyle ifade etmem gerekse sade, güçlü ve komik olurdu.


 

Fotoğraf: Nilay Eren

Gündeminde Halka serisi dışında yeni bir proje var mı?

Bir süredir seramik gibi kırılgan bir malzemeyle mobilya yapmanın imkanları üzerine düşünüyorum. Kırılgan ve ağır bir malzemeyle bir strüktür kurma fikri mimarideki kemer elemanıyla paralellik kurmamı sağladı. Romalılar taş gibi kırılgan ve ağır bir malzemeyi kemer formunda dizerek Yunanlıların taşı yatay bir hat olarak kullanarak elde ettiği kirişlerden çok daha fazla açıklığı geçebildiklerini keşfetmişlerdi. Bu keşif bana göre yazının veya tekerleğin icadı gibi önemli bir adım oldu. Ben de benzer olarak seramiğe kemer formunun varyasyonları halinde biçimler vererek strüktürler üretmeye başladım. Kemer formunun çeşitlemelerini Bizans kiliseleri ve onu model alan Osmanlı camilerinde görebiliyoruz. Bu camiler üzerine yaptığım incelemelerden etkilenerek, kemerli yarı açık mekanı tanımlamak için kullanılan Revak ismini verdim bu strüktürlere. Tabi hangi formu verirseniz verin seramik ile ürettiğiniz bir nesne her halükarda kırılgan olacaktır. Dolayısıyla bu strüktürlerin günlük kullanım eşyası olması durumu riskli olacak. Bu yüzden sanat eserleri veya değerli objeler için birer kaide olarak kullanılmalarını öngörüyorum. Tabi ki tek başlarına bir heykel gibi de ele alınabilirler ama ben en azından tasarlama sürecindeyken, bir işlevle gevşek de olsa bir bağı olmalarını tercih ediyorum
 

NFT’lerin konuşulduğu bir dönemde on bin yıllık bir yöntemle çalışmak hem çelişkili hem de güven verici.


 

Günümüzde gittikçe dijitalleşen dünyada yaratıcı üretiminde tamamen analog teknikler kullanan bir sanatçı olarak nasıl hissediyorsun? İlerleyen dönemde kendi sanatsal üretiminle dijital teknikleri birleştirme gibi bir düşüncen var mı?

Yaşamımızın dijitalleşme hızının ivmesi de artmaya başladı. Dolayısıyla benim kendi kendime bir meydan okuma gibi başlattığım analog yapış biçimlerinde ısrar etme tavrımı sürdürmek de giderek zorlaşacak gibi hissediyorum. Kendimi iki yüz yıl önce Sanayi Devriminin getirdiği üretim biçimlerine direnen Arts&Crafts hareketindeki sanatçılar gibi hissediyorum. NFT’lerin konuşulduğu bir dönemde on bin yıllık bir yöntemle çalışmak hem çelişkili hem de güven verici.

İlham tazelemek için neler yaparsın? Bu alanda ya da farklı disiplinlerde çalışmalarını merakla takip ettiğin isimler kimler?

Seyahat ederim, müze ve sergileri gezerim, sokaklarda yürüyüşe çıkarım. Seyahat imkanlarımızın kısıtlandığı bu dönemde İstanbul içinde yolculuklara çıkıyorum. Sanatçı ve tasarımcılarla bizzat tanışıp atölye ziyaretleri yapmayı çok seviyorum. Son dönemde epey yapabildim ve hepsi de çok verimli tanışıklıklar oldu.

Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?

Gelecek heyecanımızın sınandığı bir ülkede ve dönemde olmamıza rağmen evet heyecanlıyım. Haziran ayında Öktem Aykut’ta bir sergi gerçekleştireceğim. Onun dışında bu aralar planlar yapmaya çalışmaktan çok anda kalmaya ve günlük hayatımdaki nitelikli zamanları artırmaya çabalıyorum.

Fotoğraf: Nilay Eren

BASILI EDİSYONLARI KEŞFEDİN

bottom of page