Yüz detayı olmadan resmettiği portreleriyle kendine özgü görsel bir dil geliştiren sanatçı Deniz Avşar'la sohbet ettik.
Deniz Avşar kimdir? Kısaca kendinden bahseder misin?
10 Mart 1990 tarihinde Hamburg’da dünyaya geldim ve çocukluk dönemimi orada geçirdim. Eğitimimi bitirdikten sonra 5 yıla yakın bir süre kadar hemşirelik yaptım. 20 yaşında Türkiye’ye tatile geldikten sonra ani bir karar alarak Türkiye’ye taşındım. İlk zamanlarda kültür farkı ve maddi konular gibi zorluklar yaşasam da bir şekilde kendi ayaklarım üzerinde durabildim. O süreçte özel bir havayolu şirketinde hostes olarak çalıştım. Yaklaşık beş senedir ise hayatımın merkezinde resim yer alıyor.
Kendi hikâyelerini anlatan sanat pratiğinin ortaya çıkış sürecinden bahseder misin?
Her ne kadar resim yapmaya 5 senedir yoğunlaşsam da küçük yaşlardan beri resim yapmayı çok seviyorum. Resme olan tutkum o kadar fazla ki bazen haftalardır kendimi eve kapattığım da oluyor. Bir gece resim yapmaya ara verdikten sonra sabah o resme devam devam etmeyi çok fazla istediğimi fark ettiğimde sadece bu işi yapmak istediğime karar verdim. Yaptığım iş ile aşk yaşıyorum diyebilirim. Sürekli bir şeyleri deniyorum ve kendimi bu alanda geliştirmeye çalışıyorum. Kendime güvenli bir alan yarattığıma inanıyorum ve insanlardan uzak bir iç dünyam olduğunu söyleyebilirim.
Çalışmalarında üzerinde durduğun belli temalar var mı?
Yüz detayı olmayan portreler yapmaktan hoşlanıyorum ve genelde aileleri resmediyorum. Bu portreler tamamen spontane bir şekilde gelişti. Bir gün çizimimi bitirdikten sonra yüz detaylarını daha sonra çizmeye karar vermiştim. Fakat daha sonra çizime baktığımda insanların gözlerini görmek istemediğimi fark ettim. Bu çizimimde olan yaklaşımım daha sonraki çizimlerimde de devam etti. Bunun üzerine sadece yüz, saç ve sakala odaklanarak insanları benzetmeye çalışıyorum ve bu süreçten zevk alıyorum. Bunun dışında bazen de köpekler, kediler ve sahipleri gibi konuları ele alıyorum.
Üretimlerinde ağırlıklı olarak gördüğümüz portrelerin arkasındaki hikâye nedir?
İnsanların yüzü umurumda değil, daha çok ruhlarını hissettirmek istiyorum. İtalyan ressam Amedeo Modigliani’nin şu sözüne çok fazla katılıyorum: "Ruhunu görebildiğimde, gözlerini de çizeceğim". Ben çizdiğim resimlerdeki göz detaylarını resmi inceleyenin hayal gücüne bırakıyorum.
İlham tazelemek için neler yaparsın? Kendi alanında veya farklı disiplinlerde işlerini merakla takip ettiğin isimler kimler?
İlham tazelemek için daha çok kendimi eve kapatıp yalnız kalırım ve köpeklerimle vakit geçiririm. Bazen güncel sanatçıları araştırırım. Bu sanatçılardan Nicholas Koshkosh ve Martin Kačmarek'in çalışmaları beni etkiliyor.
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Geleceği düşünmek beni heyecanlandırıyor. Plan konusunda ise, hayatta hiçbir şey planladığım gibi gitmediği için plansız yaşamayı alışkanlık edindim.